“Bizim Ortak Paydamız, Millet Olmaktır, Bayrağımızdır, Vatanımızdır ve Devletimizdir”

Haberler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

AK Parti 6. Olağan Büyük Kongre sürecinin 4 Temmuz’da başladığını, bu kapsamda ilk olarak alt kademe kongrelerinin yapılacağını söyleyen Ataş, belde kongrelerinin planlamasının yapıldığını, geçen hafta sonu nüfusu 5 binin üzerindeki 35 beldenin kongrelerinin tamamlandığını, nüfusu 5 binin altındaki 349 beldeye de atamaların il başkanlıklarınca yapıldığını bildirdi.

Beldelerle ilgili sürecin tamamlandığını belirten Ataş, ilçe kongreleri takviminin planladığını, delege seçimlerinin yapıldığını vurguladı. İlçe kongrelerinin 19 Ağustos’ta başlayacağını açıklayan Ataş, Türkiye genelinde merkez ilçe teşkilatlarla birlikte kongre yapılması gereken 970 ilçenin bulunduğuna işaret etti.

Ataş, kongre tarihlerine ilişkin planlamanın hazırlandığını, Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantılarında bu tarihlerin oluşturulduğunu aktardı. 19 Ağustos’ta başlayacak ilçe kongrelerini, 12 Kasım’a kadar tamamlamayı planladıklarını bildiren Ataş, “Bu, her hafta sonu ortalama 50-60 kongre yapmak demek, ancak bitirebiliyorsunuz. Belki bu tarihte 10 gün ileri, geri kaymalar olabilir.” dedi.

İlçe kongrelerinin tamamlanmasının ardından da il kongrelerinin başlayacağını dile getiren Ataş, il kongrelerinin 2018 Şubat ayı sonunda yapılmasının planlandığını bildirdi.

Ataş, “İl kongreleri de bittikten sonra 6. Olağan Büyük Kongremizin tarihiyle ilgili süreç başlamış olacak. Bunun kararını partimizin yetkili organları verecektir. İl kongreleri bittikten sonra oturur, konuşuruz, nihai tarih, partimizin 3 yılı doldurma tarihi 12 Eylül 2018. Bu tarihten önce yapılabilir, yakın tarihlerde yapılabilir, onun kararını Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız ile partimizin yetkili organları belirleyecektir.” şeklinde konuştu.

“Kendisinin de böyle bir arzusu var”

“Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Erdoğan’ın ilçe ve il kongrelerine katılımı veya hitabı öngörülüyor mu?” sorusu üzerine Ataş, Erdoğan’ın programının oldukça yoğun olduğuna dikkati çekti.

Erdoğan’ın, daha önce genel başkan olduğu dönemde il kongrelerinin bir çoğuna katıldığını, büyükşehirlerdeki bazı büyük ilçelerin kongrelerine bile gittiğini hatırlatan Ataş, programı elverdiği süre içinde yine aynı şekilde Ankara, İstanbul, İzmir ve Konya gibi büyükşehirler başta olmak üzere bazı büyük ilçelerin kongrelerine katılacağını bildirdi.

Mustafa Ataş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kongrelere katılmaktan keyif aldığını, büyükşehir illerinin tamamının kongrelerine katılacağını tahmin ettiğini dile getirerek, “Kendisinin de böyle bir arzusu var. Cumhurbaşkanımızın katılamayacağı kongrelere de Sayın Başbakanımız, bakanlarımız katılacak. Bunun planlamasını yapacağız, istişare edeceğiz. Nerelere katılmak istiyorsa onları da planlayıp, katılımlarını da sağlayacağız.” dedi.

“Metal yorgunluğundan kastımız bu”

“Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Erdoğan’ın ‘Yorulan varsa kenara çekilsin’ mesajı partide nasıl karşılık buldu? Bunun üzerine yeniden aday olmayacağını açıklayan isimler var mı?” sorusu üzerine Ataş, AK Parti’nin, Türkiye’ye hizmet yolunda kurulduğunu, kuruluşundan kısa bir süre sonra iktidara geldiğini anımsattı.

AK Parti’nin 15 yıllık iktidarı döneminde Türkiye’yi eğitimden sağlığa, ulaşımdan ekonomiye her alanda güzel hizmetlerle buluşturduğunu anlatan Ataş, Türkiye’de AK Parti teşkilatının en çok muhatap olduğu konuların başında, işsizlikle ilgili taleplerin geldiğini, bu konunun teşkilatlar tarafından çözülmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” ifadesine de değinen Ataş, gönüllülük esasına göre iş yaptıklarına, bu yorgunlukların birçok sebebinin bulunduğuna değindi.

Vatandaşların iş taleplerine cevap verememenin sıkıntısını yaşayan teşkilat yöneticilerinin olduğunu belirten Ataş, şöyle devam etti:

“Menfaat, çıkar ilişkisi için siyasetin içine girip, o beklentilerine cevap verilmediği zaman işini üçüncü, dördüncü plana atan insanlar var. Toplantılara katılmıyor, verilen görevi yapmıyor. Neden? Bir beklentiyle gelmiş, siyasetin içine girmiş. Ya çocuğunu işe yerleştirmek için gelmiş siyaset yapıyor, ya yakınını bir yere tayin etmek için siyaset yapıyor ya da ‘Siyasetin içine girersem çevremdeki insanlara acaba bir çıkar sağlayabilir miyim.’ düşüncesiyle. Ben bu düşüncede olmayan tüm kardeşlerimizi tenzih ederek söylüyorum ama gördüğümüz ve izlediğimiz kadarıyla zaman zaman bu tür beklentilerle siyaset yapan insanların da sayısının çoğaldığını görüyoruz.”

Bu anlayışla siyaset yapanları ayıklamanın, asli görevleri olduğunu vurgulayan Ataş, “Eğer siyaseti millet için yapmıyorsanız, kendi çıkarlarınız için yapıyorsanız işte bizim ‘metal yorgunluğu’ndan kastımız bu. Siz eğer milleti, vatanı, toplumu önceleyerek siyaset yapıyorsanız zaten yorgunluk hissetmezsiniz ama kendi çıkarlarınız, kendi hesaplarınız, geleceğinizle ilgili planlarınız için siyaset yapıyorsanız, o planlarınız gerçekleşmediği zaman zaten o yorgunluğu siz ilk günde hissedersiniz.” diye konuştu.

Kongreleri başlatırken birtakım ilke kararları aldıklarını bildiren Ataş, alınan kararları şöyle sıraladı:

“Devlet kurumlarıyla iş ilişkisi olan, belediyelerden iş alma eğilimi olan iş dallarında çalışan arkadaşlarımız, siyaset mecrasını kendi çıkarları, menfaatleri doğrultusunda kullanmaya çalışan insanlar varsa milleti öncelemeyip, milletin beklentilerine cevap verme düşüncesiyle siyaset yapma önceliği olmayanlar kenarda dursun, gitsin ticaretini yapsın. Biz kimsenin ticaretine karşı değiliz ama partideki yönetim kurulu üyeliği sıfatını kullanarak, ‘Ben belediyeye iş yapayım.’ anlayışıyla oradan nüfuz kullanma anlayışıyla gelip siyaset yapıyorsa, bunlara müsaade etmeyeceğiz. ‘Gitsin, ticaretini yapsın, eşit şartlarda ihaleye mi girecek, nereye girecek, kiminle ne iş yapacaksa girsin, yapsın ama parti yönetim kurulu üyeliği sıfatını nüfuz olarak kullanmasın.’ diye ilke kararları alıyoruz. ‘Kurumlarla, belediyelerle ticari ilişkisi olan arkadaşlar yönetim kurullarında olmasın.’ diyoruz. Belediye meclisi, il genel meclisi üyesi olan arkadaşlarımız da teşkilatlarda hem o işi hem de yönetim kurulu üyeliği sıfatını kullanmasın istiyoruz. Bir kişiye iki görev vermemeye özen gösteriyoruz. Çünkü insan kaynaklarımız, potansiyelimiz çok zengin. Bir kişi hem belediye meclisi üyesi hem il, ilçe yönetim kurulu üyesi olmasın. ‘Belediye meclis üyeliğini, belediye meclis üyesi olarak yapsın, ilçe yönetim kurulunda veya il yönetiminde görev alacak arkadaşlarımız da sadece o sıfatı kullanarak, teşkilatçılığını yapsın.’ diye birtakım kuralları koymaya çalışıyoruz.”

“Akraba ilişkisi olmayanlar yönetimde olacak”

Ataş, “Milletvekilinin, belediye başkanının, il, ilçe başkanının birinci derece yakınlarının”, toplumda “metal yorgunluğu” algısı oluşturan konulardan biri olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bunlar partimizi zaman zaman yıpratabiliyor. Mümkün mertebe akraba ilişkisi olmayan arkadaşlarımızın yönetimlerde olmasına özen gösteriyoruz. Başka bir husus, yönetimlerde bazı yerlerde muhtar arkadaşlarımız, muhtar kardeşlerimiz bundan alınganlık göstermesinler, bizi anlayışla karşılamalarını diliyorum. Biz ülke, toplum olarak bir aile hukuku içerisinde işlerimizi yürütmek durumundayız. Hiç kimseyi ötekileştirmek, dışlamak gibi bir eğilim içinde değiliz ama takdir edersiniz ki bir mahallede veya bir ilçede, bir muhtarı yönetime aldığınız zaman yönetime almadığınız diğer muhtarlar ‘Onu niye aldınız da beni niye almadınız.’ diyor. Bu da kırılmalara sebebiyet veriyor. Bu yüzden dedik ki mümkün mertebe, muhtar kardeşlerimizi de yönetimlerde değerlendirmeyelim. Bazı yerlerde muhtar arkadaşlarımız hem muhtarlık hem de yönetim kurulu üyeliği yapıyor. Bu tür şeyler de bizleri zaman zaman yoruyor. Muhtarlardan yönetimlere giremeyenler eleştiriyor. Bizim birinci önceliğimiz dürüstlük, ahlak, adalet, işini iyi yapabilmektir. Aradığımız özellikler bunlar. Hiç kimseyi ötekileştirmek gibi bir düşüncemiz olamaz.”

“İşlerimizi yapmadığımız ölçüde biz onlara yük oluruz”

“Bizim ortak paydamız, millet olmaktır, bayrağımızdır, vatanımızdır ve devletimizdir.” diyen Ataş, Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Erdoğan’ın, Rize’de yaptığı konuşmanın felsefesinde bu anlayışın bulunduğunu belirtti.

Ataş, AK Parti kadrolarının, yorgun olacak insanlarla yol alacak bir yapıya sahip olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Söylenmek istenen budur. Bizim Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız günde 17-18 saat çalışırken, buna ayak uyduramayan veya uydurmak istemeyenler kenara çekilmek zorundadır. Teşkilatlarımızda görev yapan herkes, Cumhurbaşkanı üzerinden, Başbakan üzerinden yük almak mecburiyetindedir. Yük alamıyorsa yük olmaya hakkı yoktur. Biz yük alıcılarız, yük olucular değiliz. Biz Cumhurbaşkanımız üzerinden yük almaya mecburuz, Başbakanımız üzerinden yük almaya mecburuz. İşlerimizi yapmadığımız ölçüde biz onlara yük oluruz. Yük olmaya kimsenin hakkı yoktur. Yük olmak için teşkilatlara gelenler, bu teşkilatların kapısından içeri girmesinler. Yük almak için gelenlere kapımız sonuna kadar açık. Millete hizmet etme mantığıyla iş yapmak isteyen herkese kapımız açık ama kendi hesapları, çıkarları, makam, mevki planları, hesapları için bu teşkilatları kimsenin kendi şahsi çıkarları için kullanmaya da hakkı yoktur. Biz bu anlayışla hareket etmek istiyoruz.”

“İl başkanlarımızı ilçeleriyle ilgili tek tek dinledik”

“Teşkilatta ‘Ben kenara çekiliyorum.’ diyerek, tekrar aday olmayacağını açıklayan isimlerin dışında kenara çekilen isimler oldu mu?” sorusu üzerine Ataş, istişarelere değer veren bir anlayışla siyaset yaptıklarını, AK Parti’nin kuruluşundaki felsefenin de istişareye dayandığını söyledi.

Ataş, kongre sürecinde de istişare mekanizmalarını diri tutmaya, uygulamaya çalıştıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Kongre süreci başlayınca takvimi, taslağı oluşturduk, belirledik ve biz kendi çalışma alanımız içerisinde bütün 81 il başkanımızı bir takvim üzerine genel merkezimize çağırdık, il başkanlarımızdan kendi ilçe başkanlarıyla ilgili, teşkilatlarıyla ilgili görüş ve kanaatlerini aldık. Yazılı olarak bunları kaydettik. İl başkanlarımızı ilçeleriyle ilgili tek tek dinledik. Örnek olarak Ankara İl Başkanımızı çağırdık, Ankara’nın 25 ilçesi var, 25 ilçe başkanını tek tek değerlendirdik. Hangi ilçe başkanı görevine devam etmeli, hangisi değişmeli, hangisi değerlendirmeye tabi tutulmalı. Tek tek bu üç kategoride değerlendirme yaptık ve görüşlerini yazdık. Değişmesi gerekenleri not ettik, devam etmesi gerekenleri not ettik. İkisinin arasında kalanları da ‘Değerlendirmeye tabi tutulması lazım. Daha kaliteli, daha başarılı arkadaşımız varsa burada onun da arayışı içinde olalım.’ diye not ettik.”

İl başkanlarıyla eş zamanlı milletvekilleriyle de görüştüklerini bildiren Ataş, 317 milletvekilini seçim bölgeleriyle ilgili tek tek dinlemeye çalıştıklarını söyledi.

İl koordinatörleri, genel başkan yardımcıları ve bakanlar düzeyindeki yöneticileri de kendisinin dinlediğini vurgulayan Ataş, bunun yanı sıra geçmiş dönemlerde siyaset yapan milletvekillerinin, belediye başkanlarının, kuruluştan bu yana görev yapan il ve ilçe başkanlarının, illeriyle ilgili değerlendirmelerini aldıklarını bildirdi.

Ataş, başkan yardımcılarının, il koordinatörlerinin, önceki dönemde milletvekilliği yapanların sahada aktif olarak çalıştıklarını anlatarak, “Mesela gidiyorlar bir ilde 2-3 gün kalarak, o ilin nabzını tutmaya çalışıyorlar, ilçelere gidiyorlar. Vatandaşlarımıza da iniyorlar, oralardaki sivil toplum temsilcileriyle muhtarlarla görüşüyorlar. Teşkilatımızda geçmişte çalışıp şu anda aktif görevi olmayan arkadaşlarımızı bulmaya çalışıyorlar. Bu görüşmeleri yaparak, bunları bizlere dönüş yapıyorlar.” dedi.

“İl, ilçe yöneticisi pozisyonunda 60 bin görevli çalışma yapıyor”

Ataş, kongre sürecine ilişkin yalnızca il, ilçe yöneticisi pozisyonunda bakıldığında, Türkiye genelinde yaklaşık 60 bin görevli tarafından çalışma yapıldığını, bugüne kadar bütün kademelerde ve alandaki bütün çalışmalarda istişare mekanizmasının işletildiğini kaydetti.

Teşkilatlarda gençlerin konumuna ilişkin soru üzerine Ataş, yönetim kurullarında 35 yaş altı gençlerin olmasına özen gösterdiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Erdoğan’ın da bu konuda çok ciddi hassasiyetleri olduğuna dikkati çeken Ataş, bu kriterleri il ve ilçe kongrelerinde de söylediklerini, 18-25 yaş arasındaki gençlere öncelik verilmesi gerektiğini belirttiklerini aktardı.

Mustafa Ataş, günde 14-15 saat süren görüşmeler yaptığını dile getirerek, “Genel Başkanımıza, bu millete bizim mahcup olmamamız gerekiyor. Kongrelerden sonra ‘pardon’ deme şansımız yok. Onun için çok ince eleyip sık dokumaya çalışan bir titizlikle, atölye çalışmasıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Allah bize doğru kararlar vermeyi nasip etsin.” diye konuştu.