Sayın Başkan, Değerli Milletvekili Arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İstanbul Milletvekili Ömer Zülfü Livaneli ve 19 milletvekili, Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü ve 19 milletvekili, Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 54 milletvekili ile Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Gaziantep Milletvekili rahmetli Ömer Abuşoğlu ve Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş’ın; çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nm 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/337, 343, 356, 357) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’na ilişkin Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

 Değerli arkadaşlar, benden önceki konuşmacı arkadaşlarımız ve Komisyon Başkanı Sayın İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın ve diğer arkadaşların Komisyon çalışmalarıyla ilgili sunmuş oldukları bilgilerin dışında, ben, Komisyonumuzun çalışma süreci içerisinde Türkiye genelinde yapılan illere yönelik ziyaretlerle ilgili ve bu ziyaretlerin sonucundaki izlenimlerimizle ilgili sizlere bilgi arz etmek istiyorum.

On iki ile ziyaret yapılmıştır. Bu gezilerle ilgili izlenimlerimizi, müsaade ederseniz, şöylece arz etmek istiyorum:

Ziyaret edilen illerin valilik toplantı salonlarında cumhuriyet başsavcısı, il emniyet müdürü, il millî eğitim müdürü, il kültür ve turizm müdürü, il müftüsü, gençlik ve spor il müdürü, sosyal hizmetler il müdürü, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle yapılan görüşmeler, sunulan brifinglerde ilgili kurumların mevcut yapıları ve işleyişleri hakkında bilgiler alınmıştır.

Sunumlarla ilgili, kurum yöneticilerinin iyi niyetli ve gayretli oldukları ve gayretli çalışmaların artarak sürdürüldüğü fakat yapılan çalışmalarda şehrin nüfus dağılımı ve çocuk için risk olabilecek bölge analizlerinin yapılmadığı, il ve ilçe düzeyindeki kurum yöneticilerinin konulara aynı derece ve duyarlılıkla vâkıf olmadıkları gözlenmiştir.

Bahse konu çalışmalar ve ziyaretler sonrasındaki gözlem ve değerlendirmeleri sizlere aktarmak istiyorum:

 Çoğunlukla şehirlerindeki çocuk ve genç nüfus, onların problemleri ve şiddet eğilimleriyle ilgili detaylı bilgilere sahip olmadıkları, il idarelerinin ve ilçe idarelerinin bu bilgilere, detaylı bilgilere sahip olmadıkları gözlenmiştir.

İl düzeyinde şiddete karşı mücadelede etkin çalışma ve kurumlar arası ilişkiyi sağlayabilecek birden fazla kurulun olmasına rağmen aralarında etkin bir koordinasyon sağlayamadıkları, görev yaptıkları il ve ilçelerde uygulanan proje ve programlarla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıkları, bu nedenle de sonuçlarıyla ilgili etkin kontrol yapamadıkları; emniyet, güvenlik, eğitim, sosyal yardım gibi gençliği doğrudan ilgilendiren sektörlerin etkin iş birliğini sağlayarak insan, zaman ve kaynak yetersizliğini önleyemedikleri; iş birliğini sağlayan kaymakam ve valilerin, kurullarını etkin kullanan, çocuk ve genç nüfusu ve onların problemlerini bilen ve bu konularda çalışmalar yapan yöneticilerin şehir ve ilçelerinde ise suçluluk oranlarının daha az olduğu tespit edilmiştir.

Şehirlerde ve ilçelerde kısmi sektörel başarıların olmasına rağmen, bazen güvenlik, bazen eğitim, bazen Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu çalışmalarının daha öne geçmesi gibi, bunların tümünün aynı hâlde etkin olamadığı, bu konuda da vali ve kaymakamların daha etkin olması gerektiği,

 Bazı iller ve ilçeler, çocuk ve genç nüfus, bunlarla ilgili şiddet analizlerini iyi incelemiş, farklı müdürlüklerdeki farklı kaynakları bir araya getirerek maksimum faydayı sağlayıp çalışmaları etkin kıldıkları,

Görüşmelerde bazı yöneticilerin sadece mazeretleri anlattıkları, çözüm üretemedikleri, bazılarının da mazeret yerine kıt ve mevcut imkânlarıyla maksimum faydayı nasıl sağlayacaklarını düşündükleri ve böylece, şiddetin sonuç ve sebeplerini çalışmalarıyla azalttıkları,

Uygulamada başarı olan il ve ilçelerin valilik ve kaymakamlıklarınca takip ve taklit edilemediği, İçişleri Bakanlığının sosyal içerikli ve şiddeti önlemeye yönelik başarılı çalışmaları olan il ve ilçelerin çalışmalarını örnek göstererek, bunların gelişip yaygınlaşmasını sağlamasının gerektiği,

 Büyük şehirlerdeki ilçelerin nüfuslarının Anadolu’daki birçok büyük ilin nüfusundan daha fazla olduğu dikkate alındığında, kaymakamlarımızın, çocukların ve gençlerin şiddet eğilimlerinin azaltılmasına yönelik sosyal içerikli projeleri gerçekleştirmek konusunda hassasiyetle durmaları gerektiği gözlemlenmiştir.

Toplantıların ardından kurumların uygulamalarını yerinden görmek amacıyla okul ziyaretleri yapılarak, öğrencilerle karşılıklı görüşmeler gerçekleştirilip, sorunları, beklentileri ve özellikle şiddet hakkındaki düşünceleri, kendilerini tehlikede hissettiklerinde ilk olarak nereye müracaat edileceğini bilip bilmedikleri gibi konularda bilgi alışverişinde bulunulmuştur.

Ayrıca, okulların öğretmen odalarında idareciler ve öğretmenlerle görüşmeler yapılarak şiddet ve sebepleri konularındaki görüş ve önerileri alınmıştır. Okul ziyaretlerinde tespit edilen hususları sizlerle paylaşmak istiyorum:

Veli-okul ilişkisinin zayıf olduğu ve öğrenci devamsızlığının yoğun olduğu okullarda şiddet eğilimin daha fazla yaşandığı,

Sınıflarda ziyaret edilen çocuklara, aile veya sokakta şiddete maruz kaldıklarında nereye veya kime müracaat edecekleri sorulduğunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları,

Okul kantinlerinde çocuğun doğru beslenmesine uygun olmayan gıda maddelerinin satışının yapıldığı, fiyatların normal fiyatların çok üzerinde olduğu, bu nedenle çocukların alışverişlerini yapmak için sokağa çıkmak zorunda kaldıkları,

İnternet’e bağlı olan ödevlerin, çocuğun imkânları ve okulun bilgisayar yeterliliği göz önüne alınmayarak verildiğinde, çocukların kendileri için olumsuz şartlar içeren Internet kafelere gitmek zorunda kaldıkları,

Yatılı ilköğretim bölge okullarında, özellikle ilköğretim yaşındaki öğrencilerin kendilerini sıcak ev ortamında hissedebilecekleri oturma ve oyun odalarının olmadığı,

Okul etrafındaki güvenlik tedbirlerinin yeterli olmayışı neticesinde çete oluşumunun engellenemediği, bu yüzden de öğrenci ve öğretmenlerin kendilerini tehdit altında hissettikleri,

Yatılı ilköğretim bölge okulları başta olmak üzere nüfus yoğunluğu çok olan ve yoksulluk oranı yüksek olan riskli bölgelerde tecrübeli öğretmenlere ihtiyaç olduğu hâlde bu hassasiyetin gözden kaçırıldığı,

Okul yöneticilerinin imkânlar bakımından eşit olmalarına rağmen tecrübeli ve ekip ruhuna sahip olan yöneticilerin problemleri çözmede daha başarılı oldukları,

Çocuklara davranış biçimleri ve öz güvenle ilgili dersler verilmesi sonucunda şiddet davranışlarının, olaylarının azalacağı,

Rehber öğretmen eksiklikleriyle karşılaşıldığı durumlarda bir rehber öğretmenin iki okula baktığı,

Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda faaliyetler yapabilmeleri, enerjilerini olumlu alanlarda kullanabilmeleri ve okulu sahiplenmeleri gibi konularda okul sosyal kulüplerinin önemi büyüktür, ancak ayrılan zamanın yaklaşık iki haftada bir saat olması ve yönetimin kulüpleri etkin kullanamadığı.

Bakanlık tarafından düzenlenen hizmet içi eğitim, kurs ve seminerlerde, öfke yönetimi, çatışma çözme, problem çözme, empati geliştirme, stres yönetimi, akran ilişkileri geliştirme, etkili iletişim becerileri, karar verme ve sorumluluk almaya yönelik eğitimler ile öz güven ve aile danışmanlığı konularını içeren eğitimlere ağırlık verilmelidir.

Yapılan görüşmelerde, öğretmen ve idarecilerin bu konularda kendilerini yetersiz hissettikleri,

Geçmişte, kamuoyunda af olarak algılanan ve başarısız öğrencilere ikinci bir sınav hakkının verilmesinin başarılı öğrencilerde adalete güven duygusunu zayıflattığı,

Ziyaret kapsamındaki il istatistikleri incelendiğinde, öğrencilerin başarı düzeyleri ile yaşanan disiplin olayları arasında ters orantı olduğu, yani başarı düzeyi arttıkça vaka sayılarında azalma olduğu,

Yatılı ilköğretim bölge okullarında okuyan bazı öğrencilerin şehir ve okul yaşamına adaptasyon problemlerinin olduğu; dil, yemek, tuvalet ve genel bakım konularında birtakım eksikliklerin yaşandığı; bu yüzden, özellikle yaz aylarında tatil kapsamında şehir merkezlerindeki okullarda söz konusu öğrencilere uyum ve eğitimlerinin verilmesinin sağlanması gerektiği,

Yatılı ilköğretim bölge okullarında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı kuruluşlarda olduğu gibi bakıcı anne uygulamasına geçilmesi gerektiği gözlemlenmiştir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumlarında tespit edilen hususlar:

Sosyal hizmetler il müdürlüğüne bağlı yurtlar ziyaret edilerek yöneticiler ve yurtlarda barınan çocuklarla görüşmeler yapılmış, mevcut yapıdan kaynaklanan problemler ve çözüm önerileri tartışılmıştır.

Bu kurumda kalan çocuklara on sekiz yaşından sonra iş imkânı sağlanması, çocuklarını kuruma verme fikrini evde bakım desteğine tercih etmelerine sebep olduğu,

İş garantisi düşüncesinin üniversiteye girme isteklerini ve buna bağlı olarak okullardaki başarılarını olumsuz etkilediği,

Tedbir kararıyla gelen suça itilmiş çocukların kurumda devamlı kalan çocukların davranışlarını olumsuz etkiledikleri,

Şiddet eğilimlerini artıran sebeplerden birkaçı olarak gözlemlenmiş, detayları raporda verilmiştir.

Ceza ve înfaz Kurumları:

Ziyaret edilen illerde var olan cezaevi ve tutukevlerinin çocuk koğuşları ziyaret edilerek, söz konusu yerlerde bulunan çocuk hükümlü ve tutuklular ile söz konusu kurumların yöneticilerinden bilgiler alınmıştır.

Ceza ve infaz kurumlarında suça itilmiş çocukların sayısının artış hızına paralel olarak çocuk cezaevlerinin kapasitesinin aynı hızla artmadığı,

Mevcut cezaevlerinin içinde çocuk bölümlerinin ayrılmamış olduğu,

Yöneticilerin bu konuda yeterli eğitime sahip olmadıkları,

Ceza ve infaz kurumlarının yöneticileri çocukların eğitimleri, sanat kültür faaliyetleri ve spor konusunda çocuklara imkân sundukları, ancak, cezaevlerinde tecrübeli psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarına ihtiyaç duyulduğu,

Ceza ve infaz kurumlarından tahliye olan çocukların, tahliye sonrası da gerekli olan rehabilitasyon ve takip çalışmaları yapılamadığı için, tekrar, aynı veya farklı suçlan işlemeye devam ettikleri,

Mekân darlığı olan yerlerde koğuşlarda kalan çocuk tutukluların birbirlerini olumsuz yönde etkiledikleri,

Çocukların cezaevinde okudukları kitapların, çocukların sosyo-psikolojik durumlarına ve gelecekle ilgili gelişimlerine uygun olup olmadığının incelenmediği,

Ceza ve infaz kurumlarına giren bazı çocukların, çıktıklarında prestij kazanmış olduklarını düşündükleri, gözlemlenmiştir.

İnternet kafelerde tespit edilen hususlar:

Son yıllarda, genç ve çocuklarımız için kontrolsüz kullanımdan dolayı tehlike arz etmeye başlayan ve ciddi tedbirler alınmasına ihtiyaç duyulan İnternet kafeler, kolluk birimleri refakatinde ziyaret edilerek birtakım tespitlerde bulunulmuştur.

Yapılan incelemelerde:

Ticari bir kazanç elde etmek amacıyla açılan İnternet kafelerin çoğunda fiziki şartların yetersiz ve sağlıksız olduğu,

Bahse konu yerler, iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatlarına ilişkin yönetmelik ekinde düzenlenen hususlar dikkate alınarak ve sıhhi müesseseler için sınıflarına ve özelliklerine göre aranacak niteliklerin, iş ile iş yerinde olması gereken asgari standartlar göz önünde bulundurularak yerel yönetimler ve kolluk birimlerince etkin ve sürekli bir şekilde denetlenemediği,

İnternet kafelerde genel ahlaka aykırı içeriklere sahip kumar, bahis ve pornografik içerikli kötü alışkanlıklara özendirici ve şiddet içerikli, şiddeti özendirici sitelere çocukların rahatlıkla ulaşabildikleri,

İnternet kafe yöneticilerinin, filtre programlarını sadece teftiş aşamasında kullanıma açtıkları,

Yapılan incelemelerde, genel güvenlik suç unsurlarının tespiti ve asayişin sağlanması amacıyla kolluk birimlerinin yaptığı denetimler ile İnternet kafelerin işletilmesi açısından sorumlu olan belediye veya bölgesine göre il özel idarelerince yapılan denetimlerde koordinasyon eksikliği olduğu,

Mevcut paylaşım eksikliğinin İnternet kafelerdeki suça yönelik olumsuzlukları artırdığı ve bir zafiyetin oluşmasına neden olduğu,

Bu kapsamda denetimin etkinliğinin artırılması gerektiği,

Denetimlerin ilgili birimlerin iş birliğinde yapılması,

Kapatılması gereken iş yerlerinin diğer İnternet kafelere örnek teşkil etmesi açısından hemen kapatılması,

Suç unsuru tespit edilmesi durumunda kolluk birimleri tarafından gerekli tutanaklar hazırlanarak ivedilikle yargıya intikalinin sağlanması ve böylelikle devletin denetimler yoluyla caydırıcılık gücünün artırılması gerektiği,

İnternet kafelerin şekil ve içerik yönünden ülke genelinde ortak bir model oluşturularak denetlenmeleri gerektiği,

Yeknesaklık sağlanması ve söz konusu açılması izne bağlı yerlerin sürekli kontrol altında tutulmalarının gerektiği,

Kafelerde çocuklar ile yetişkinlerin aynı ortamlarda bulundukları gözlemlenmiştir.

Yapılan il ziyaretlerinde ayrıca il çocuk şube müdürlükleri, il gençlik ve spor müdürlükleri, il kültür ve turizm müdürlükleri, il müftülükleri, belediyeler, cumhuriyet başsavcılıkları ve sivil toplum kuruluşları da ziyaret edilmiştir.

İl çocuk şube müdürlükleri:

Çoğunlukla şube müdürlüklerinin amaçlarına uygun bir şekilde organize olduğu,

Yeni yasal düzenlemeyle ilgili eğitim alamayan görevlilerin sokaktaki müdahalede çekimser kaldıkları,

SHÇEK gençlik merkezlerinin, gençlik ve spor müdürlüğüne bağlı gençlik merkezlerinin yaygın ve etkin olmaması nedeniyle, şube müdürlüklerinin bu merkezlerin yapmaları gerekenleri yapmak zorunda kaldıkları,

Sokak ve okul çevresi güvenliğinde etkin olması gereken polisin okul içine girmek zorunda kaldığı,

Sosyal faaliyetlere zaman ayırmak zorunda kaldığı,

Polisin ulusal projelerinin diğer kurumlara nazaran daha etkin çalıştıkları,

Çeteleşme ve uyuşturucu satıcıları konusunda çok etkin organize olamadıkları,

Suç henüz işlenmeden suçu önlemeye yönelik çalışmaların yapılması gerektiği,

Suç işlendikten sonra ihlal edilen kamu düzeninin sağlanmasının çok daha zor olduğu göz önüne alındığında, şiddeti önleme konusunda, önleyici kolluk hizmetlerini yeterince kullanamadıkları, çocuklar için suç işleme konusunun ve çocukları suça iten riskli bölgelerin yeterince denetlenmediği,

Buna ilişkin bilgilerin değerlendirilerek suçu önlemeye yönelik çalışmaların yapılmadığı,

Ancak suç işlendikten sonra ihlal edilen kamu düzenini sağlamaya çalıştıkları; bunun da suçla mücadele değil de suçluyla mücadeleye yönelik çalışmalar olarak algılandığı,

Bu durumun da toplumdaki suçun önlenmesinde yetersiz kaldığı,

Suça itilen çocukların karakola geldikleri andan itibaren, kurumların organize olamamaları nedeniyle, emniyetin, çocuktan sürekli sorumlu hâlde olması,

gözlemlenmiştir.

İl gençlik ve spor müdürlükleri:

Gençlik merkezi sayıları ve bu merkezlerde çalışan eleman sayılarının yeterli olmadığı,

Fiziki ortamlarının amaçları doğrultusunda kullanmaya elverişli olmadığı,

Şehirdeki genç nüfusun ihtiyacını gidermeye yönelik ellerinde ne merkezî ne de yerel bir planlamanın olmadığı,

Okullarla gerekli koordinasyon sağlanarak gençlerin merkeze gelmelerini yönlendirecek bir projelerinin olmadığı,

Kültür Bakanlığı, SHÇEK, Millî Eğitim ve yerel yönetimler ile organize olarak çalışmaya gereken önemi vermedikleri; eğer bu çalışmaları yapabilseler, Kültür Bakanlığından eleman desteği ve okullardan da spor salonu ve okul bahçelerini kullanma imkânlarını rahatlıkla kullanabilecekleri,

Sporun şiddeti önleyen en büyük etkenlerden birisi olduğu göz önüne alındığında, bu birimlerin şiddeti önleme konusunda çok etkin bir sorumluluk taşıdıkları bilinmeli ve buna göre tedbirler alınması gerektiği,

gözlemlenmiştir.

İl kültür ve turizm müdürlükleri:

Şehir kültürü oluşturmakla ilgili etkin ve yeterli çalışmalarının olmadığı,

Gençliğe yönelik çalışmalarının yetersiz olduğu,

Devlet tiyatrolarının il müdürlükleriyle olan diyaloglarının zayıf olduğu,

Genelde etkin, yaygın, diğer müdürlüklerle organize olmuş bir çalışmalarının alanda hissedilmediği,

Kültür faaliyetlerinin turizm faaliyetlerinin gölgesinde kaldığı, bu nedenlerle çocukların boş vakitlerini uygun olmayan ortamlarda geçirmekte, şiddetle daha kolay tanışmakta oldukları,

gözlemlenmiştir.

İl müftülükleri:

Cuma hutbelerinde ve vaazlarda gençlik, şiddet ve aileyle ilgili konuların işlendiği, fakat, devamlı ve etkin olmadığı,

Mahallî televizyon ve radyolarda müftülükler tarafından bu konulan işleyen programların yetersiz olduğu,

Gençliği hedef alan programlı, gençliğin iletişim dilini kullanan günlük konularla ilgili bir çalışmanın yapılmadığı,

Gençlere ulaşmak için teknik araçların iyi kullanılmadığı,

Gençlerin toplumsal değerlerini ve duyarlılıklarını artıran etkinliklerinin olmadığı,

Kendilerinin ulaşması yerine kişilerin kendilerine ulaşmalarını bekledikleri,

Halkınsa, müftülüğün birçok hizmetinden haberi olmadığı,

gözlemlenmiştir.

Sivil toplum kuruluşları…

Genel olarak yapılan görüşmelerde birçok sivil toplum kuruluşunun etkinlik düzenleyebilmek için sivil kaynak oluşturmak yerine, devletten yardım talep ettikleri, bunun da çalışmaların etkinliğini azalttığı,

Şehirlerindeki gençlerin şiddet eğilimlerini azaltacak kültürel, sanatsal ve spor faaliyeti alanlarında ihtisaslaşıp etkin ve yaygın çalışma yapmadıkları,

Kaynakların verimliliği açısından aynı konuda faaliyet yapan sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yapmadıkları,

gözlemlenmiştir.

Sayın Başkanım, belediyelerle ilgili de gözlemlerimizi aktarıp, sözlerimi toparlıyorum:

Gençlere yönelik gençlik merkezleri ve kültür merkezleri noktasında yetersiz kaldıkları,

Kültürel faaliyetler noktasında öğrencilere ve gençlere yönelik daha etkin faaliyetler yapmaları gerekirken, daha çok sosyal yardım faaliyetlerine yöneldikleri,

İnternet kafelerin ruhsatlandırma ve denetimlerinde en etkin kurumun kendileri olmasına rağmen, denetim faaliyetleri noktasında ve ruhsat verme hususunda gecikmelerin, gençlerin ve çocukların buralardan olumsuz anlamda etkilenmelerine dolaylı olarak sebep oldukları,

Açma izni verilen internet kafelerin denetimlerinin belediyeler tarafından düzenli olarak yerine getirilmesinde aksamalar olduğu,

Yapılan araştırmalarda, spor yapan çocukların ve gençlerin şiddetten daha uzak oldukları göz önüne alındığında, gençlerin spor yapacakları yeterli alanlara sahip olmaları konusunda yeterli çalışmalarının olmadığı,

Gençler ve çocuklarla ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla iş birliğinin yetersiz olduğu,

Gözlemlenmiştir.

Takdir edersiniz ki, bu sorunlar ve aksaklıklar bugün ortaya çıkmış sorunlar değildir. Bu sorunlar yıllarca ihmal edilmişliğin sonucudur.

Komisyon raporunun sonuç ve önerilerinin son bölümünde şunları sizlerle paylaşmak istiyorum: Şiddet, dünyada gittikçe artan, sonuçları itibarıyla da sadece şiddeti uygulayan ve şiddet mağdurlarından öte toplumun her bireyini dolaylı ya da direkt etkileyen çağımızın en önemli sorunlarından birisidir.

“İnsan hakları, barış, sevgi ve dayanışma” söylemlerinin çok kullanıldığı çağımızda yapılan komisyon çalışmaları göstermektedir ki, ülkemizde de çocuk ve gençlerimizin şiddet eğilimleri artış seyri göstermektedir. 25,6 milyon sıfır-on sekiz yaş grubu, terör örgütlerinin, suç örgütlerinin, organ ve uyuşturucu tacirlerinin en kolay ulaştığı ve etkilediği bir yaş grubudur.

Millî ve manevi değerleri korumasını beklediğimiz bu genç nesli tehditlerden korumak için erteleyebileceğimiz hiçbir tedbir yoktur. Şiddetin çocuk ve gençlerde artmasının getirdiği maliyet, sebeplerini ortadan kaldırmak için sarf edeceğimiz kaynaklardan çok çok fazladır. Bu bağlamda, çocuk ve gençlerimizi şiddetten uzaklaştırmak için, tüm yöneticilere, annelere, babalara ve medyaya önemli görevler düşmektedir. Unutmayalım, hiçbirimiz, gençliğe karşı olan sorumluluğun dışında kalamayız.

Ülkemizde artan şiddet olaylarının ve gençlerdeki şiddet eğilimlerinin önlenmesi için, çocuklara ve gençlere yönelik ulusal planlamaların ivedilikle etkin ve ölçülebilir bir şekilde yapılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, yaptığımız bu ziyaretlerdeki tespitlerimizi sizlerle paylaşmaya çalıştım. Tabiidir ki, bu olumsuz şartlar içerisinde çok olağanüstü gayretler sarf ederek, gerçekten, bu tespitlerimizin aksi istikametinde olumlu çalışmalar yapan belediyelerimiz, kurumlarımız vardır. İnşallah, bu olumlu çalışmalar yapan kurumlarımızın ve belediyelerimizin idarecilerinin diğerleri tarafından örnek alınması temennisiyle hepimizin üzerindeki bu şiddet eğilimlerini önleme noktasındaki sorumluluğu bir kez daha hatırlatıyor, öncelikle, şiddetin Mecliste olmamasını dileyerek, hepinize saygılar sunuyorum.

29 Mayıs 2007 Salı