AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş, Kırıkkale Merkez İlçe Başkanlığı 6. Olağan Kongresi’ne katıldı.
Ataş, kongrelerin siyasi partilerin kan değişimiyle birlikte yeni heyecan yakalamak, nöbet değişimi ve geleceğe yolculuğun sürdürüldüğü organlar olduğunu söyledi.
Bir nöbet değişimi yaşadıklarını dile getiren Ataş, “Bugüne kadar 23 il başkanı değişikliği oldu. Bunlardan bir tanesi de Kırıkkale’dir. Bu değişiklikleri yaparken bütün il başkanlarımız öyle bir olgunluk gösterdiler ki zerre kadar bir moral bozukluğu veya ‘Ne için değiştiriliyoruz’ gibi bir soruyla muhatap olmadık. Bugüne kadar gerek ilçeler gerekse de iller düzeyinde tüm bu değişiklik taleplerimize olumlu karşılık veren ve olgunluk göstererek bu nöbet değişimini yapan bütün il başkanlarımıza ve ilçe başkanlarımıza teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Ataş, AK Parti olarak kendilerinin ülke ve millete hizmet etmek için siyaset yaptığını ifade etti.
“Bu ülkeye ve millete hizmet etmek ne büyük şereftir”
Diğer siyasi anlayışlar gibi kendi egosunu ve menfaatlerini ön planda tutan bir anlayışla siyaset yapmadıklarına işaret eden Ataş, şöyle konuştu:
“Türk siyaset tarihinde 12 seçim geçirip birinci parti olarak çıkan başka bir siyasi parti yok. Bu ülkeye ve millete hizmet etmek ne büyük şereftir. 15 yıldır iktidarda olmamıza rağmen hep oylarımızı artırarak bu siyasi yolculuğu yürümeyi millet bizlere gösterdi. Her girdiğimiz seçimden başarıyla çıktık. Bu seçimlerde demokratik yöntemlerle AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmayan çevreler, demokratik olmayan her türlü yöntemi denediler. Siyaset dışı güçleri, ekonomik çevreleri ve uluslararası diplomatik güçleri devreye sokmaya çalıştılar. Bir tek gayeleri vardı. AK Parti’yi iktidardan indirmek ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırmak. AK Parti bu ülkeye ne kötülük yapmıştır? Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeye hangi kötülüğü yapmıştı ki iktidardan uzaklaştırmanın gayreti içerisinde oldular? Türk siyasi tarihini incelediğiniz zaman başarılı adımlar atan, Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması yönünde hangi hayırlı adımı hangi siyasetçi atmışsa hep ön kesmek suretiyle girişimde bulunulmuştur. Ya ihtilallerle önünü kesmeye çalışmışlar veya suikast planları düzenlemek suretiyle o başarılı siyasetçileri sindirmeye çalışmışlar.”
“2008 yılında AK Parti’ye kapatma davası açtılar”
Ataş, siyasi yollarla AK Parti’yi iktidardan uzaklaştıramayan çevrelerin siyaset dışı yollara başvurmayı hiç ihmal etmediklerini vurguladı.
AK Parti’yi iktidardan indirmek için denedikleri yollardan birinin de 27 Nisan 2007’de verilen “e-muhtıra” olduğuna dikkati çeken Ataş, “2008 yılında AK Parti’ye kapatma davası açtılar. 2012 yılında MİT tırlarına yapılan operasyonla MİT’e ve Başkanı’na operasyon çekmeye çalıştılar. Sonuç alamadılar. 2013’te Gezi eylemlerini planladılar. 6-7 ağacı bahane ederek bir kaos ortamı meydana getirmeye çalıştılar, sonuç alamadılar. 2014 yılında ittifaklar oluştu, cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Sonuç alamadılar. 2015 yılındaki seçimlerde AK Parti’siz bir iktidar nasıl yapılabilir onun hesabını yaptılar. Sonuç alamadılar. Hiçbirisinde başarılı olamadılar ve 15 Temmuz 2016’da hain FETÖ’nün yurt içerisindeki kurumlara yerleşmiş olan çetelerin marifetiyle bu ülkede darbe girişiminde bulunmak suretiyle Türkiye’yi işgal etme planları vardı. Burada da başarılı olamadılar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderimiz olduğu için başaramadılar ve başarılı olamayacaklar.” ifadelerini kullandı.
“Dirayetli, ülkesini ve milletini seven, hayatını milletine ve ülkesine feda eden bir lider olmasaydı iktidarda, bugün Türkiye’de hangi durumda olabilirdik?” diye soran Ataş, şunları kaydetti:
“Bu ülkenin geleceği için hayatımızı ortaya koyarak, samimiyetimizden ve sadakatimizden asla taviz vermeden bu millet için hayatımızı feda etmeye mecburuz. Bu ülke için, bayrakiçin hayatımızı feda etmeye mecburuz. Bütün fedakarlıkları yapmaya mecburuz. 2019 yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken Türkiye’nin üzerine oynanmak isteyen oyunların ne kadar önem taşıdığını, AK Parti’nin iktidarda olmasının ne kadar önemli olduğunu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkenin başında devlet başkanı ve başkomutan olarak bulunmasının ne anlama geldiğini anlıyor musunuz? Bunun için mücadele etmeye mecburuz. Bunun için ülke ve millet menfaatini kendi şahsi çıkarlarımızdan, egolarımızdan daha önde tutmaya mecburuz. Hiçbir gelecek, çıkar makam ve mevki hesabı yapmadan ülkemizin, ümmetin, Orta Doğu’nun, masum ve mazlum milletlerin geleceği için gece gündüz çalışmaya mecburuz ve mahkumuz.”